ads

Araba Sevdası Konusu,Teması,Özeti,İletisi,Çatışma,Olay Örgüsü,Kişiler,Zaman,Mekan Tahlili, İncelemesi,
Araba Sevdası Konu ve Teması,Araba Sevdası Özeti,Araba Sevdası Olay Örgüsü,Araba Sevdası Özeti, Araba Sevdası İncelemesi



KİTABIN KONUSU VE ANA FİKRİ

Tema: Yanlış Batılılaşma
Konu / İçerik:
Eserde insanların kendi kültürlerine, dillerine ve geleneklerine sahip çıkmak gerektiği fikri ön plandadır. Başkalarına özenen kişilerin  ne denli gülünç durumlara düşeceği  eserin konusunu teşkil eder. Eserin temel fikri yabancılaşmanın ve yanlış Batılaşmanın insanları özlerinden koparacağı,  Batılılaşırken kendi geleneklerimizden kopmamamız gerektiği  düşüncesi ele alınmıştır.
 
Dış görünüşe aldanılmaması, olaylara nesnel olarak bakmamız lazım geldiğini, hayale kapılmanın, kendisinden başkası gibi davranmanın doğru olmadığı fikir üzerinde durulmuştur.

Temel Çatışma:gelenek ve yabancı kültür, yani kültürel çatışma
 
ROMANIN TÜRÜ.
 realist-sosyal
Eser edebiyatımızın realist anlayışla yazılmış ilk eseri olan  mizahi boyutuyla ele alınmış sosyal bir romandır.
 
KARAKTERLER
  • Bihruz Bey: Şık görünmeyi seven, miras yedi, Alafranga hayat  yaşamaya özenen, tutarsız ve savurgan, yarı aydın özenti bir tiptir.   Dış görünüşe önem veren ve insanları görmüşleriyle değerlendiren, olayları işine geldiği gibi algılayan,  umursamaz bir karakterdir. Gittiği her yerde tanıştığı  çok az bildiği halde her Fransızca konuşarak  kendini gülünç hale koyan komedi bir özentidir.
  • Periveş Hanım (blond): Bihruz Beyin zengin bir hanım sanıp, gönlünü kaptırdığı hafif meşrep servet avcısı eğlenceyi seven bir kadındır. Alaycı, sarışın, yirmi yaşlarında, orta boylu bir kızdır.
  • Keşfi Bey: Bihruz Bey'i aldatan  kakacı biridir Bihruz’un daireden arkadaşıdır. Sürekli olarak yalan söyler, yalanlarıyla Bihruz’u kandırır.
  • Mişel: Bihruz Bey'in hizmetkârı. Her zaman kibar görünen ve  Bihruz Bey gibi Fransızca ile karışık bir dil konuşan bir kişidir.
  • Andon: Bihruz Bey'in arabacısı. Bihruz Bey’in arabasını kullanır. Bihruz Bey’den korkar.
  • Müsyü Piyer: Bihruz Bey’e öğretmenlik yapan,  orta halli bir profesör. Geçimini biraz da Bihruz Bey’in yardımıyla sağlamaktadır.
  • Kondaraki: Araba tamir fabrikasının müdürü. Bihruz Bey’in arabasına göz koymuştur.
  • Naim Efendi:  Bihruz'un çalıştığı "kalem"deki kişilerden biri. "Ayaklı kütüphane" diye nitelendirilecek kadar bilgilidir. Doğu ve Batı edebiyatları hakkında çok şey bilir.
 
ÖZETİ 
Bir devlet memurunun oğlu olan Bihruz Bey yarım, 23-24 yaşlarında bir gençtir. Babası ölünce, annesiyle kendisine 28.000 liralık bir servet kalmıştır. Anne ve oğul  Yazları Çamlıca'da, kışları Süleymaniye'de oturmaktadır.
 
Bihruz Bey,  şık giyinmesini seven ve validesinin yardımı ve mirasıyla geçinen, kibirli ve kendini  entellektüel  biri zanneden gören, genç bir züppedir.  Bihruz Bey maddi açıdan her şeye sahip şımarık bir delikanlıdır.
 
Bihruz Bey, dönemin diğer burjuva gençleri gibi Fransız kültürüne  ve diline hayrandır. Ona göre Türkçe kaba ve yetersiz; Türkler ise kaba ve medeniyetten yoksun insanlardır.  O bakımdan Fransızca konuşmaya çalışmakta ve kibar olmaya gayret etmektedir.  Dönemin diğer yüksek memur ve tüccar çocukları  gibi o da Fransızcaya da hâkim olamadığından Türkçeye  Fransızca karışımı komik bir dil ile konuşmaktadır. Öyle ki doğru dürüst Fransızca şiir çevirisi bile yapamayacak kadar kötü bir Fransızcası vardır.
 
Her bahar ve yaz ayalarında  lando diye tabir edilen şık ve  sarı renkli at arabasıyla gezintilere çıkarak İstanbul’un mesire yerlerinde dolaşmaktadır. Hayatı lüks alafranga kıyafetler ısmarlamak, kır kahvelerinde ve mesire yerlerinde lüks  ve sarı renkli lando arabasıyla gezmekten ibarettir Bir gün arabasından indiğinde güzel bir lando daha  yanına yaklaşmış ve içerisinden iki hanım inmiştir. Bu hanımlardan biri Periveş adında güzel, yirmi yaşlarında, sarışın bir hanım ve diğeri de sarışın hanımın hizmetkârı zannettiği  yaşlıca bir kadındır.
 
Bihruz Bey,  sarışın hanıma gönlünü kaptırır ve   hanımları takip eder.  Bu, Periveş adlı bir kadındır. Bihruz Bey, kıza çiçek sunar. Hanımların bir sonraki Cuma günü aynı yere geleceklerini öğrense bile vaktini öğrenememiştir.
Bir anda ortaya Keşfi Bey’in çıkması ile Periveş Hanım hızlıca kaçar ve Bihruz Bey her ne kadar takip etmeye çalışsa da izini kaybeder. O günden sonra bu sarışın güzel, Bihruz Bey’in aklından hiç çıkmaz.
 
Bihruz Bey, o sarışın kadına aşık olmaktan ziyade kendi kafasındaki  Alafranga kadın hayaline aşık olmuştur. Bihruz Bey ertesi hafta sarışın hanımın arabasına  içinde alıntı yaptığı bir şiir olan bir mektup bırakır. Fakat bu şiirdeki anlamını bilmediği bir sözcüğün, sarışın yerine esmere hitap ettiğini öğrenince kahrolmuştur. O günden sonra da kızı bir daha görmez. Onu çok yüksek bir aileden zannetmekte ve  türlü türlü hülyalara kapılmaktadır.
 
Bu arada gezmek, tozmak ve lüks yaşamaktan dolayı borçları da çok artmıştır.  Köşkü satmayı düşünse de validesi izin vermemektedir. Keşfi Bey ile konuşurken sarışın güzelin (blondun) öldüğü haberini alır. Bunun üzerine Bihruz Bey sanki çok büyük bir aşk yaşamışlar gibi kendini kahreder, günlerce ağlamıştır.  Hâlbuki sarışın ölmemiş, Keşfi Bey ona yalan söylemiştir.
Üsküdar’a gitmek isterken kaçırdığı vapurda Periveş Hanımı uzaktan görmüş sevinçten gözleri ışıldamıştır.  Keyfi Bey’in yalanını ortaya çıkarmak için  Keşfi Bey’in yanına gider.  Fakat Keşfi Bey  ona bir yalan daha söyler. Gördüğü kadının  Periveş hanım olmadığını, ona çok benzeyen bir çalışanı olduğunu anlatır. Bihruz Bey tekrar yıkılırken alacaklıları da  sıkıştırmaya başlamıştır.
 
Bihruz Bey’in arabacısı Andon bir gün Bihruz Bey’i beklerken geri  onun geri dönmemesi üzerine köşke yalnız gider. Bu esnada ufak bir kaza yaparak arabayı çizdirir. Bihruz Bey’in haberi olmadan çiziği yaptırmak amacıyla arabayı tamir fabrikasına götürür.  Bihruz Bey’in arabasını gören Kondaraki,  Bihruz Beyden alacaklıdır. Arabayı çok beğenen Kondoraki, Bihruz Bey’den olan alacaklarının karşılığında  arabaya ve hayvanlara el koyar. Andon çaresiz  bir şekilde köşke gider ve olanları Bihruz Bey’e anlatır. Bihruz Bey’de Andon’u işinden atar.
 
Kondaraki ise işinden atılan  Andon’u yanına alır. Bihruz Bey validesinin isteği üzerine İstanbul’dan da ayrılmayı düşünmeye başlamıştır. Bu esnada Müsyü Piyer ile beraber çalışmaktadır.
 
Bihruz Bey bir ramazan akşamı köleler başında dolaşırken o sarışını tekrar görür. O kadını blondunun kızkardeşi zannettiğinden âşık olduğu sarışın kadının mezarını öğrenmek maksadıyla hanımın peşine düşer.  Ara bir sokakta nazik bir şekilde durumu izah eder.  Sonra da âşık olduğu o sarışın hanım ile bu hanımın aynı kadın olduğunu öğrenir.  Kadınların arabayı şans eseri bulduklarını, kadınların sıradan insanlar olduklarını,  sandığı gibi yüksek bir aileden olmayıp tersine düşkün bir kadın olduğunu öğrenir. Periveş’le yanındaki Çengi Hanım’ın hakareti ve gülüşmeleri arasında perişan  ve çok komik bir hale düşen Bihruz Bey olay yerinden koşarak uzaklaşır.


kaynak:http://www.edebiyatgretmeni.net/

ZAMAN :
Roman, Tanzimat döneminde, 1870 yılında geçen olayları anlatıyor. Bu dönemde, Tanzimat Fermanı ile günlük yaşamda söz konusu olmaya başlayan değişim romana yansıyor. Recaizade Mahmut Ekrem, bu dönemi Batılılaşmanın yanlış anlaşıldığı bir dönem olarak değerlendirip eserine yansıtıyor. Özenti ve taklit batılılaşmanın zararlarını ortaya koyuyor.
MEKAN :
Romanda İstanbul,geniş bir betimleme ile veriliyor. Özellikle de Çamlıca ve Beyoğlu Semtleri olayların geçtiği mekanlardır, bu mekanlarda yaşananlar, yaşam biçimleri anlatılıyor.

1 Yorumlar

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

Subscribe Us

INNER POST ADS