TİYATRO TÜRÜNÜN TARİHİ GELİŞİMİ
TİYATRO TÜRÜNÜN TARİHİ GELİŞİMİ, TİYATRO TÜRÜNÜN GELİŞİMİ, TİYATRO TÜRÜ NEDİR TARİHİ GELİŞİMİ, TİYATRO TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ,
TİYATRO:
Güzel sanatların en eski dallarından biri olan tiyatro, konuşma ve eyleme dayanan olayları oluş halinde gösteren ve yaşayanların ağzından anlatan yazı türüdür. Tiyatro, dramatik ya da ritmik sanat olarak diğer sanatlardan farklılık gösterir. Bu ifadelerden anlaşılacağı gibi tiyatro, edebiyatın dışında kendine özgü kuralları olan başlı başına bir sanat dalıdır. Ancak tiyatro oyununun bir metne bağlı kalınarak sahnelenmesi göz önünde bulundurulduğunda edebiyatla tiyatronun birbirinden ayrılmayacağı gözler önüne serilir.
Tiyatro dini törenlerden doğmuştur.
Dilimizde temaşa sanatı olarak da bilinir. Fransızca piyes sözcüğüyle de karşılanır.
Diyaloglar, davranış, hareket ve durumlar tiyatroda oyuncular tarafından jest ve mimiklerle aktarılır.
Olay, bir mücadeleden yani iki kuvvetin çarpışmasından doğar.
Tiyatro yazılı bir metnin taklidi olduğu için roman ve öyküdeki mekanın yerine sahne vardır.
Dekora yani sahne düzenlenmesine önem verilir.
Tiyatrolarda sahnelenen yapıtın teması ve temanın ele alınış şekli tiyatro türlerini ortaya çıkarmıştır. Tiyatro türlerini ilk kez sınıflandıran ise Aristoteles'tir.
Rönesans'ın yetiştirdiği en büyük tiyatro yazarları ise İspanyol Lope de Vega ve İngiliz Shakespeare'dir.
TARİHİ
Tiyatro, Yunanca theatron, yani "görme yeri," sözcüğünden gelmektedir. Çünkü günümüzdeki anlamıyla çağdaş tiyatronun tarihi bağ bozumu Tanrısı Dionysos adına yapılan dinsel törenlere dayanmaktadır. İlk tiyatro şenliği M.Ö. 534 yılında Atina'da yapılmıştır.
İlk dönemde oyunlarda dekor ya da kostüm bulunmazdı. Sahne tamamıyla boş olur, baş roller de önemli kişiler tarafından oynanırdı. Bir de anlatıcı görevi gören "koro" bulunurdu. Günümüzde geçerli olan oyunculuk anlayışı yoktu. İfade edilen duygular oyuncuların ellerinde tuttukları ver yeri geldikçe yüzlerine koydukları maskelerle belirtilirdi.
Bugün tiyatronun simgesi haline gelen gülen ve ağlayan maskeler bu uygulamanın bir uzantısıdır. Nitekim, Yunan tiyatrosunda sadece iki tür oyun vardı: trajedi ve komedi.,
bu dönem tiyatrosu Aristoteles'in "üçlü birlik" ilkesine dayanır: olay, yer ve zamanda birlik.
Yine bu dönemde dinsel nitelik taşır tiyatrolar
Sonraki dönemlerde özellikle William Shakespeare'in ön plana çıktığı dönemde artık tiyatro dinsel niteliğini yitirmiştir ve popüler bir eğlence türü olarak dikkat çekmektedir. Antik Yunan'dan izler taşısa da, halkla olan doğrudan ilişkisi nedeniyle tiyatro yaklaşımları değişime uğramıştır.
Aristoteles'in "üç birlik" kuralından vazgeçilmiştir.
Modern tiyatro, Almanya’da “dışavurumculuk” biçiminde ve aşağı yukarı aynı anlayıştadır. Yine rûhi gerilimler ve iç çatışmalar sahnede yer alır.
Modern tiyatroda oyuncu ve seyirci iç içedir. Sahne unsuru ön plana çıkar.
Dekor, seyirciyi uyaracak biçimdedir. Oyuncuyla-seyirci arasındaki tartışma ortamı daima canlı tutulur. Seyirci, mizah yoluyla düşünmeye yöneltilir.
Batı Tiyatrosu:
Günümüzdeki çağdaş tiyatro anlayışı Batı tiyatro geleneğine bağlıdır. Bu anlayışla oluşturulan tiyatro metineleri de tıpkı olay çevresinde gelişen metinler gibi olay örgüsü yer, zaman gibi ögelerden oluşan yapısal bütünlüğe sahiptir. Ancak tiyatrolarda olay örgüsüne dramatik örgü adı da verilir.
Tiyatrolarda olay ve kişiler olmak üzere iki farklı öge karşımıza çıkar.
Olay, her tiyatro eserinde karşıt güçlerin (insanla insan, insanla doğa...) çatışmasından doğar. Her tiyatro metninde olay, bir ana duyguyla beslenir.
Kişiler ise olayı ortaya çıkaran çatışmanın kaynağında yer alır. Tiyatrolarda da insan gerçeği, karakterleştirme ve tipleştirme yoluyla verilir.
TİYATRO TÜRÜNÜN TARİHİ GELİŞİMİ, TİYATRO TÜRÜNÜN GELİŞİMİ, TİYATRO TÜRÜ NEDİR TARİHİ GELİŞİMİ, TİYATRO TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ,
TİYATRO:
Güzel sanatların en eski dallarından biri olan tiyatro, konuşma ve eyleme dayanan olayları oluş halinde gösteren ve yaşayanların ağzından anlatan yazı türüdür. Tiyatro, dramatik ya da ritmik sanat olarak diğer sanatlardan farklılık gösterir. Bu ifadelerden anlaşılacağı gibi tiyatro, edebiyatın dışında kendine özgü kuralları olan başlı başına bir sanat dalıdır. Ancak tiyatro oyununun bir metne bağlı kalınarak sahnelenmesi göz önünde bulundurulduğunda edebiyatla tiyatronun birbirinden ayrılmayacağı gözler önüne serilir.
Tiyatro dini törenlerden doğmuştur.
Dilimizde temaşa sanatı olarak da bilinir. Fransızca piyes sözcüğüyle de karşılanır.
Diyaloglar, davranış, hareket ve durumlar tiyatroda oyuncular tarafından jest ve mimiklerle aktarılır.
Olay, bir mücadeleden yani iki kuvvetin çarpışmasından doğar.
Tiyatro yazılı bir metnin taklidi olduğu için roman ve öyküdeki mekanın yerine sahne vardır.
Dekora yani sahne düzenlenmesine önem verilir.
Tiyatrolarda sahnelenen yapıtın teması ve temanın ele alınış şekli tiyatro türlerini ortaya çıkarmıştır. Tiyatro türlerini ilk kez sınıflandıran ise Aristoteles'tir.
Rönesans'ın yetiştirdiği en büyük tiyatro yazarları ise İspanyol Lope de Vega ve İngiliz Shakespeare'dir.
TARİHİ
Tiyatro, Yunanca theatron, yani "görme yeri," sözcüğünden gelmektedir. Çünkü günümüzdeki anlamıyla çağdaş tiyatronun tarihi bağ bozumu Tanrısı Dionysos adına yapılan dinsel törenlere dayanmaktadır. İlk tiyatro şenliği M.Ö. 534 yılında Atina'da yapılmıştır.
İlk dönemde oyunlarda dekor ya da kostüm bulunmazdı. Sahne tamamıyla boş olur, baş roller de önemli kişiler tarafından oynanırdı. Bir de anlatıcı görevi gören "koro" bulunurdu. Günümüzde geçerli olan oyunculuk anlayışı yoktu. İfade edilen duygular oyuncuların ellerinde tuttukları ver yeri geldikçe yüzlerine koydukları maskelerle belirtilirdi.
Bugün tiyatronun simgesi haline gelen gülen ve ağlayan maskeler bu uygulamanın bir uzantısıdır. Nitekim, Yunan tiyatrosunda sadece iki tür oyun vardı: trajedi ve komedi.,
bu dönem tiyatrosu Aristoteles'in "üçlü birlik" ilkesine dayanır: olay, yer ve zamanda birlik.
Yine bu dönemde dinsel nitelik taşır tiyatrolar
Sonraki dönemlerde özellikle William Shakespeare'in ön plana çıktığı dönemde artık tiyatro dinsel niteliğini yitirmiştir ve popüler bir eğlence türü olarak dikkat çekmektedir. Antik Yunan'dan izler taşısa da, halkla olan doğrudan ilişkisi nedeniyle tiyatro yaklaşımları değişime uğramıştır.
Aristoteles'in "üç birlik" kuralından vazgeçilmiştir.
Modern tiyatro, Almanya’da “dışavurumculuk” biçiminde ve aşağı yukarı aynı anlayıştadır. Yine rûhi gerilimler ve iç çatışmalar sahnede yer alır.
Modern tiyatroda oyuncu ve seyirci iç içedir. Sahne unsuru ön plana çıkar.
Dekor, seyirciyi uyaracak biçimdedir. Oyuncuyla-seyirci arasındaki tartışma ortamı daima canlı tutulur. Seyirci, mizah yoluyla düşünmeye yöneltilir.
Batı Tiyatrosu:
Günümüzdeki çağdaş tiyatro anlayışı Batı tiyatro geleneğine bağlıdır. Bu anlayışla oluşturulan tiyatro metineleri de tıpkı olay çevresinde gelişen metinler gibi olay örgüsü yer, zaman gibi ögelerden oluşan yapısal bütünlüğe sahiptir. Ancak tiyatrolarda olay örgüsüne dramatik örgü adı da verilir.
Tiyatrolarda olay ve kişiler olmak üzere iki farklı öge karşımıza çıkar.
Olay, her tiyatro eserinde karşıt güçlerin (insanla insan, insanla doğa...) çatışmasından doğar. Her tiyatro metninde olay, bir ana duyguyla beslenir.
Kişiler ise olayı ortaya çıkaran çatışmanın kaynağında yer alır. Tiyatrolarda da insan gerçeği, karakterleştirme ve tipleştirme yoluyla verilir.
Yorum Gönder