SÖZLÜ İLETİŞİM TÜR VE TEKNİKLERİ, SÖZLÜ İLETİŞİM TÜRLERİ, SÖZLÜ İLETİŞİM TEKNİKLERİ, SÖZLÜ İLETİŞİM, Sözlü İletişim Tür ve Tekniklerini Tanıma, Sözlü İletişim Tür ve Tekniklerini Tanıma,10.sınıf türk dili ve edebiyatı
Tartışma
Münazara
Panel
Forum
Genel Kurul
SÖZLÜ İLETİŞİM
Sözlü İletişim
Sözlü iletişim, konuşarak gerçekleştirdiğimiz iletişimdir. İki kişinin karşılıklı konuşmasında olduğu gibi doğrudan ya da telefon görüşmelerinde olduğu gibi uzaktan ve dolaylı olabilir (Sillars, 1997, 11). Başka bir anlatımla sözlü iletişim,
karşılıklı konuşmadan,
öykü ve masal anlatmaya,
telefonla konuşmadan,
şarkı ve türkü söylemeye,
şiir okumadan ders anlatmaya
kadar farklı alanlarda işlevini sürdürebilir. Özetle; insanın duygu, düşünce, izlenim ve tasarımlarını sözle bildirmesine sözlü iletişim diyebiliriz.
Sözlü iletişim “dil” ve “dil ötesi” olmak üzere iki alt sınıfa ayrılmaktadır. İnsanların karşılıklı konuşmalarını, dille iletişim kabul edebiliriz. Dille iletişimde kişiler ürettiklerini, bilgilerini birbirlerine ileterek anlamlandırırlar. Dil ötesi iletişim, sesin niteliği ile ilgilidir;
ses tonu,
sesin hızı,
şiddeti,
hangi kelimenin vurgulandığı,
duraklamalar vb özelliklerdir.
Dille iletişimde kişilerin “ne söyledikleri” dil ötesi iletişimde ise “nasıl söyledikleri” önemlidir (Dökmen, 2003, 127).
Sözlü İletişim Türleri
SÖYLEV
KONFERANS
TARTIŞMA
MÜNAZARA
AÇIK OTURUM
RÖPORTAJ VE MÜLAKAT
PANEL
FORUM
SEMİNER
KONGRE
GENEL KURUL
TEBLİĞ
BU TÜRLERİ KISACA TANIYALIM
Söylev
Dinleyicilere belli bir fikri, bir duyguyu aşılamak için söylenen uzunca sözlere denir. Nutuk aynı anlamdadır. Söylevin insanlar üzerinde etkisi büyüktür. Sönmüş heyecanları diriltir; yenilmiş orduları zafere ulaştırır; kaybedilmiş davaları kazandırır; halk topluluklarına ülküler aşılar, görüşleri aydınlatır.
Söylev; heyecanlandırarak bir fikri aşılamaktır.
Söylevlerin konuları, çoğunlukla; toplumsal fikirler, toplumsal ve ulusal davalardır. Törenlerde, ulusal günlerde, yıldönümlerinde, mitinglerde toplanan geniş halk kitlelerine heyecan vermek, genel fikirleri anlatmak gayesiyle hitap etmek yahut Meclis kürsüsünden siyasal ve ulusal davaları savunmak da söylevin niteliklerindendir.
Söylev Planı
• İyi, canlı bir giriş;
• İleri sürülen, çözülmek istenilen sorunun açıklanması;
• Konunun iyice düzenlenmesi;
• Sözde ileri sürülen olayın ilgi çekici hikayesi;
• Kanıtlama, doğrulama, tanıtma;
• Öze aykırı fikirlerin çürütülmesi;
• Sonuç
Söylevin giriş bölümü kısa olmalı; konunun ruhuna birkaç kelimeyle geçilmelidir. Söze, bir soru sormakla, bir şey göstermekle, bir meşhur sözle, tasvirle başlanabilir. Bazı hatipler söze mizahla başlamayı uygun bulurlar; fakat bu ustalık isteyen bir başlangıçtır. Herkes istenilen etkiyi yaratamaz, Söze özür dileyerek başlamak doğru değildir
Söylevde en önemli, en can alıcı nokta, sonsöz sayılır. En son söylenen sözler, dinleyicilerin kulaklarında çınlayan, en çok hatırlanacak olan kelimelerdir. İyi bir söylev zayıf bir bitişle kuvvetini kaybeder. Söylevin sonuna yaklaştığınızı anlayan dinleyicilerde canlanmış bir ilgi baş gösterir. İşte o zaman söylev, kuvvetli ve heyecanlı sözlerle son bulmalıdır. Bir şiirle, bir hikaye, bir fıkra ile veya söylevi özetleyerek bitirmek iyidir. İyi bir söylevin ilk niteliği; açıklık ve bütünlüktür.
Önemli fikirler, dinleyicilere belli etmeden tekrarlanmalı, bunlar kuvvetli örneklerle, kişisel ve toplumsal olaylarla desteklenmelidir. Söylevin arasına dinleyicinin dikkatini uyanık tutacak sözler ustalıkla yerleştirilmelidir.
Söylevi bitirmek çok önemlidir. Söze son vermeden önce, konu özetlenmeli, en son söylenen sözün, en çok hatırlanacak bir söz olmasına dikkat edilmelidir. “Sözlerim bu kadardır” diyerek bitirmek, söylevin etkisini bir anda sıfıra indirir. Söze son vermeli, fakat bittiğinden bahsetmemelidir.
Konferans
Bilim iddiası taşıyan konuşma, bilginlerin, fen adamlarının, sanatçıların, bir konu hakkında derin bilgisi, görüşleri olan kimselerin özel toplantılarda, radyoda, dinleyicilerine karşı bir konu üzerinde düşüncelerin, bilgilerini açıklama, öğretmek gayesiyle söylenen sözlerdir. Halka bir konuyu aydınlatmak, öğretmek gayesini güttüğü için, öğretici edebiyata girer. Konferans verene konferansçı adı verilir. Konferansçı, istediği konuyu anlatabilir.
Bilimsel bir düşünceyi, akademik bir konuyu, orijinal bir görüşü anlatmak, bir tezi savunmak konferansın en belirli gayesidir. Bunun için, konferansın dinleyicileri az çok okumuş, aydın kimseler olmalıdır ki, istenilen fayda sağlanabilsin. Çünkü konferans; dinleyicilerin duygularından, gönüllerinden çok düşüncelerine hitap eder. Konferanslar tartışmalı ve tartışmasız olmak üzere ikiye ayrılabilir.
Konferanslar; çoğun, bir kalabalığa sanat, teknik, fikir, duygu öğeleriyle ilgili konuları açıklar. Her çeşit söz türlerinde olduğu gibi konferansta konunun ilgi çekici olması, birlik, açıklık, ses, güzel Türkçe, dinleyenlerin sabır dereceleri dikkat edilecek temel kurallardır.
Konferanslarda; konu dağıtılmamalı, sözler kolaylıkla anlaşılmalı; dinleyicilerin yaşları, anlayış dereceleri göz önünde bulundurulmalı; konuşmaya başlarken, konuşurken, ne yavaş konuşmalı; keskin sesler çıkarmamalı; fazla, el, kol, yüz, göz işaretlerinden kaçınmalı; cümleler dilbilgisi kurallarına uygun olmalı; konferansların en çok bir buçuk saat olabileceği düşünülmelidir.
Konferans Planı
• Konferansın gayesi;
• Konunun kısa bir özeti;
• Sorulabilir suallerin cevapları;
• Sonuca götüren notlar.
Tartışma
Bir konu üzerinde karşılıklı olarak lehte ve aleyhte fikir yürütmek; bir fikre karşı olan fikri savunma hali; karşı karşıya durum alıp zayıf tarafları aramadır. Münakaşa aynı anlama gelir.
Tartışırken, konuşurken, birbirimiz daha yakından tanımak fırsatını buluruz. Konuşarak birbirimi etkiler, sorulara çözüm yolları bulabilir. Ortaklaşa sorular üzerinde fikirlerin özgürce söylendiği, çeşitli görüşlerin arandığı, tartışıldığı grup kararlarına uyulduğu yerde demokrasi kurulup yaşayabilir.
“Benim inancıma göre...”, “Bana öyle geliyor ki...”, “Siz ne dersiniz?” gibi sözlerle dile gelen, fikirlere karşı saygı, hoşgörülük anlayışı bulunan toplumlarda demokratik hayat kendini gösterebilir.
Fikre karşı fikirle yapılan tartışmalar, iyi niyet sınırları aşmazsa birçok faydalı gerçekleri ortaya çıkarır.
Münazara
Konuşma kurallarına uygun bir şekilde karşılıklı konuşma, tartışmadır. Atışma da denilir.
Karşılıklı olarak, birkaç kişinin, bir meselenin lehinde ve aleyhinde fikir ileri sürmelerine, tartışmalarına münazara adı verilir.
Münazara; birer cümle halinde ifade edilen bir tezle antitezin, iki ekip, yani iki taraf arasında ve bir hakem kurulu huzurunda tartışılmasıdır. Tartışmalarda yarışma kaygısı olmadığı halde, münazaralar birer fikir ve söz yarışmasıdır.
Açık oturum
Teknik açıdan bakıldığı zaman, panel, sempozyum ve münazara karışımı bir tartışma çeşidi olarak gözükmektedir. Çok defa sonucu bir forumla bağlanmakta olan açık oturumlarda, konu olarak, geniş halk kitlelerini ilgilendiren meseleler seçilmekte; bunun için de tanınmış kimselerin çağırılmasına dikkat edilmektedir.
Açık oturumların başarılı sonuçlanması için:
Geniş bir salon seçilmeli, kalabalık dinleyici aranmalı,
Konu daha önceden tespit edilmeli, açık oturum sırasında tartışmaların verimli tarzda yürümesine gayret gösterilmeli,
Konuşmaların sayısı çok olmamalı,
Konuşanlar uzun açıklamalar girişmekten sakınmalı,
Tartışmalar dinleyicilerin sabırlarını taşıracak kadar uzun süre devam etmemelidir.
Panel
Bir konunun dinleyiciler önünde, sohbet havası içerisinde birkaç kişi tarafından tartışılması panel dir.
Gaye karara varmaktan çok, bir meseleyi çeşitli yönleriyle aydınlatmak, çeşitli görüşleri, eğilimleri ortaya çıkarmaktır. Panel tartışmalarının faydalı olabilmesi için, tartışanların sayısı 3 – 6 arasında olmalıdır.
Panel tartışmalarında bir başkan ile üyeler bulunur. Panel üyeleri, ortada başkan olmak üzere bir masanın çevresinde hem birbirlerini, hem de dinleyicileri görebilecek biçimde oturtulmalıdır. Bu tartışmalar, genel olarak, küçük bir salonda mikrofonsuz yapılır
Panelin sonunda, dinleyiciler, panel üyelerine soru sorabilirler. İleri sürülen görüşler üzerinde kısaca fikirler açıklanır. Tartışma dinleyicilere de geçerse, o zaman tartışma forum adını alır. Panelden önce, panel başkan ve üyeleri tartışmanın konu ve sınırları üzerinde hazırlıklı bulunmalı, tartışma planında izlenecek yol bilinmelidir
Sempozyum Bir konunun çeşitli yönleri üzerinde, aynı oturumda, değişik kimseler tarafından yapılan seri konuşmalar sempozyum adını alır.
Bir sempozyumda en az üç, en çok da altı konuşma yapılır. Her konuşma 5 – 20 dakika sürer. Sempozyum sonunda forum olacaksa, konuşmaların toplamı bir saati geçmemelidir
Sempozyumda ele alınan konu, değişik iş kollarındaki kimseler tarafından incelenir. Örneğin; eğitim konusu ele alındığı zaman, doktor, sosyolog, psikolog, eğitimci, gazeteci ve ana baba gözü ile dinleyicilere açıklanır. Sempozyumda her görüş, hem ayrı bir konuşma hem diğer konuşmaları tamamlayan bir nitelik taşımalıdır
Forum
Toplum tartışmalarında forum, başlı başına bir tartışma çeşidi sayılamaz.
Dinleyicilerin konu üzerinde daha aktif düşünmelerini sağlar; konu üzerinde bilgisi, deneyi bulunan dinleyicilere söz hakkı veriri; forumdan önce belirebilecek yanlış görüşlerin önüne geçer.
Seminer
Eğitim amacına yönelik toplantılardır.
Seminer verecek kişiler konusunda uzman olmaları gerekir. Seminerin amacı genellikler bir soruna çözüm getirmek veya çözüm yollarını gösterip son kararı dinleyicilere bırakmaktır.
KongreBir çok konuşmacı tarafından dinleyicilere bildiriler sunarak gerçekleştirilir. Kongreler konularına göre çeşitli sponsorlar tarafından desteklenmektedir. Kongreler genellikle birkaç güne yayılmışlardır. Bildiri sunumları ile beraber çeşitli destekleyici demonstrasyonlara da başvurabilirler.
Genel Kurul
Dernek veya şirket gibi kurumların yasal olarak belirli aralıklarla düzenledikleri toplantılardır. Yasal zorunluluk bulunması ve toplantılarda komiser adı verilen bir devlet yetkilisinin bulunma zorunluluğunu vardır. Üye olan herkes katılabilir. Genel kurulların sonunda genellikle gündem de olan maddeler hususunda üyelerin oyları ile kararlar alınır.
Tebliğ
Araştırılmış ve neticelenmiş olan ilmi konulardaki çalışmaların ilgili çevrelere aktarılmasıdır. Tebliği sunan kişi ortaya çıkarmış olduğu yeniliği ispat etmek ve karşısındaki topluluğa bunu benimsetmek durumundadır. Sunulan konu tartışmaya açıktır. Konunun ilgilileri soru sorarak yada ilave görüşler sunarak tartışmaya katılabilirler. Tebliğ ile konferans arasında benzer ve ayrışan yönler vardır. Tebliğ sunan kişi ihtisas sahibidir. Tebliğ bilimsel bir ortamda yapılır.
Yorum Gönder